Login

Lost your password?
Don't have an account? Sign Up

Atalet Savaşçısı Olma Yolunda…

Atalet, ulaşmak istediğimiz bir durum için harekete geçmemedir; bir eylemsizlik halidir. Başarının önündeki en büyük engellerdendir. Biliyoruz ki, düşlediğimiz şey ne kadar büyük, ne kadar muazzam olursa olsun, hareketle birleşmiyorsa gerçeğe dönüşemez. Eylem, düşlerin vücut bulması için olmazsa olmaz şarttır.

Sigara kullanan bir kişi bunun vücuduna ve psikolojisine zararlarının farkında olmadığı için bırakacak ilk adımı atmayarak atalet göstermektedir. Fazla kiloları olan birisi bunun farkında olduğu halde kilolarından kurtulmak için harekete geçmiyorsa atalet içindedir. Ders başarısı düşük bir öğrenci başarılı olmak için çalışmaya başlaması gerektiğinin farkındadır ancak bir türlü eyleme geçememektedir; bu öğrenci atalet içindedir.

Örneklerde de göründüğü gibi ataletin 2 farklı oluşum biçimi vardır;
Birincisinde, kişi kendisindeki eksikliğin ve bunun için yapması gerekenlerin farkında olmadığı için adım atacak durumda değildir.
İkincisinde ise kişi, değişmesi gerektiğinin ve bunun için yapması gerekenlerin farkındadır ancak harekete geçememektedir.

Atalet, insanın potansiyelini yaşamasını engelleyen ciddi bir engeldir ve aşılması gerekir.
Onu yenmek demek, gerçekleştirmek istediğimiz durumla ilgili ilk adımı atmak ve devamını da getirebilmek demektir. Çünkü bazen ilk adımı atmayı başarırız ancak yolumuza çıkan caydırıcılar sonuna kadar devam etmemizi engeller. Eylemlerimizi varmak istediğimiz yere kadar sürdürebilirsek işte o noktada atalete karşı üstün geldik diyebiliriz.

Günlük hayatta yapmamız gereken birçok şeyi görür ancak onu sadece düşünce aşamasında bırakırız. Sanki bir el bizi arkamızdan çekiştiriyor, o durumla ilgili adım atmamıza engel oluyor gibidir. Peki, ilerlememizi, daha mutlu daha doyumlu, potansiyelimizin hakkını verdiğimiz bir hayat yaşamamızı engelleyen bu el nedir? Kimin elidir? Bu kişi kendimizden başkası değildir! Çünkü aslında bizi engelleyen temelde alışkanlıklarımızdır. Beynimizde öğrenmelerimizin oluşturduğu bağlantılar (nöron ağları) bulunur. Biz bir davranışı tekrarladıkça o bağlantıya ait sinyal güçlenir ve benzer durumlarda aynı şekilde davranmaya iter. Bu sinyali iki uç arasındaki elektriksel bir akım gibi düşünebiliriz. Ders çalışma alışkanlığı olmayan bir öğrenci, atalete dair bir akım geliştirmiştir ve her atalet gösterdiğinde bu akım güçlenir. Olayı tersine çevirmeye başladığında yani ataleti yenmeye başladığında bu kez beyin yeni bir elektriksel akım oluşturur ve yine aynı şekilde her çalışmada akım güçlenmeye, kullanılmayan diğer atalet akımı zayıflamaya başlar. En nihayetinde kullanılmayan ağ söner.

Ataleti Yenmek İçin Bir Kaç Püf Nokta

Zihnimizin zaman zaman bize oynadığı oyunlar tabii ki mevcuttur. Ancak bunun en önemli panzehiri farkındalıktır. Her şey düşünceyle başlar. Düşünceler nasıl hissedeceğimizi (duygularımızı) belirler. Hislerimiz de nasıl davranacağımıza karar vermemizde etkindir; itici kuvvettir. Dolayısıyla ataleti yenmek için ilk olarak zihnimizi varmak istediğimiz noktaya göre organize etmemiz gerekir. Bu şu demek;
• ‘’Varmak istediğimiz nokta neresi?’’
Bu sorunun cevabını verebilmek, hayatımızın en önemli meselesidir aslında çünkü gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez. Hedefimiz ne kadar net olursa başarı şansımız o kadar yüksek olur.
• Hedefi zamana bağlamak gerekir, “Ulaşılmak istenen hedefe ne kadar zamanda varabilirim?” Gerçekçi bir yaklaşımla bu soruya cevap aranır, süre belirlemesi yapılır.
• “Hedefime ulaştığımda bana sağlayacağı avantajlar neler? Nasıl hissediyor olacağım? Çevremdekilerin bana yaklaşımı nasıl olacak ?” sorularını cevaplarız. Burada hedefimize ulaştığımızda alacağımız hazzı tahmin ederek hayal gücümüzün bizi motive etmesini sağlarız. Yolda karşımıza çıkacak caydırıcılarda hemen devreye sokmamız gereken de buradaki imajinasyonun gücüdür. İmajinasyonumuzu güçlendirecek hayal haritaları yapabiliriz. Bir panonun veya kartonun üzerine hayalimizle ilgili görseller oluşturarak -dergi, gazete, internet gibi kaynaklardan keseceğimiz resim, yazı- bir araya getirebiliriz.
• Hedefimiz için bir koku belirleyebiliriz; hedefimizin sembolik kokusu olur. Veya ona ulaşma yolunda bir müzik parçası atayabiliriz; yol boyunca bize eşlik eder. Tüm bunlar motivasyonumuz düştüğünde bize hedefimizi hatırlatacak destekleyici ritüellerimiz olur. İmajinasyonumuz ne kadar zenginse, o ölçüde başarı şansımız artar. 5 duyumuza hitap eden uyarıcıların olması işimizi kolaylaştıracaktır.
• Hedefe doğru ilerlerken yol haritasına ihtiyacımız olacaktır. Atmamız gereken adımları planlama aşamasıdır. Kendimize, “Hangi adımlar beni hedefime ulaştırır? Hedefime ulaşmak için neye ihtiyacım var?” sorularını sorarız.
• Adımların uygulanması aşamasında ihtiyaca göre eyleme geçilir. Ancak hala caydırıcılar yolumuza çıkabilir ve çıkar da.
• Sürdürülebilirlik; hedeften sapmadan yola devam etme halidir. Süreçte ilerlerken istekliliğimiz hep aynı seviyede gitmez. İnişler çıkışlar yaşarız. İşte bu düşüşlerde hedefimize odaklı imajinasyonlar(madde 3) en büyük kurtarıcımız olacaktır.

Bu adımları, örnek bir vaka üzerinden anlatırsak daha net bir açıklama sağlamış oluruz sanırım;
Fazla kilolarından şikâyetçi Zeynep’i ele alalım. Vermesi gereken kiloların farkında ancak bir türlü ilk adımı atamıyor. Atsa da istediği sonuca ulaşamadan yarı yolda uyguladığı programı bırakıyor. Zeynep bu durumda ne yapmalı?

– Kaç kilo olmak istiyor? Hangi kiloda olursa hem bedensel hem de psikolojik olarak rahat ve sağlıklı hissedecek? Buna karar verir.
– Bu kiloya ne kadar zamanda ulaşabilir? Gerçekçi ve uygulanabilir bir zaman belirler.
– İstediği kiloya ulaştığında vücudu nasıl görünecek? Kendisini nasıl hissedecek? Çevresindekilerin tepkisi ne olacak? Ne tarz giysiler giyecek? Sağlığına yönelik gelişmeler ne olacak? Tüm bunlar üzerine imajinasyon yapar. Dergi ve internetten bulduğu formda kadınların, almayı planladığı giysilerin resimlerini veya geçmiş yıllarda formda olduğu zamanda çekilmiş kendi resimlerini hayal haritasına ekler. Hedefi için atamış olduğu müziği sürekli yanında taşır ve belirlemiş olduğu kokuyu gün içerisinde duyumsayarak motivasyonunu canlı tutar.
– Zeynep, hedefine ulaşması noktasında ihtiyaçlarını ve atması gereken adımları belirler. Örneğin, formda kalma hakkında araştırma yapar, diyetisyenle çalışmaya karar verir, kendisine uygun diyet programı oluşturur, alışveriş yapar, bu süreçte onu destekleyecek spor-egzersiz programını belirler, evde gerekli düzenlemeleri yapar, vb…
– Yol haritasında belirlemiş olduğu adımları yeri geldikçe uygulamaya başlar.
– Süreç içerisinde karşısına iradesini zorlayıcı durumlar çıkacaktır. Misafir ziyaretlerinde yapılan ikramlar, gün içerisinde karşılaşacağı enerji düşüşleri, vb. Bu noktada Zeynep, imajinasyonlarının destekleyici gücüne başvurarak kendisini hedefine ulaşmış gibi hissetme haline yeniden girer. (madde 3)

Kendin Hakkında Doğru Sorulara Gerçek Cevaplar Vermek

Bu maddeler, tabii ki kendimizdeki eksikliğin farkındaysak geçerli olabilecektir. Eğer atalette birinci oluşumu yaşıyorsak, yani kendimizdeki eksikliği fark edemediğimiz bir durumdaysak özfarkındalığımız ile ilgili bir sorun yaşıyoruzdur ve ataleti yenmek için yapmamız gerekenler belki de kendimiz ile ilgili bazı sorulara dürüstçe cevap vermemizle mümkün olabilecektir.

• Ben kimim? Yaşamda hangi rollere sahibim ve bu roller beni nasıl etkiliyor?
• Nelerden hoşlanırım? Neler beni rahatsız eder?
• Hangi ortamlarda mutlu olurum? Hangilerinde sıkıntı duyarım?
• Değerlerim ve bunların yaşamımdaki yeri nedir?
• Güçlü ve zayıf yönlerimin farkında mıyım? Bunların yaşamıma olan etkileri neler?
• Yeteneklerimi ve ilgilerimi tanıyor muyum? Bunların hakkını ne ölçüde veriyorum?
• Duygu durumum nasıl? Hangi durumlarda hangi duyguları yaşıyorum? Bunun sonucunda davranışım ve sonuçları ne oluyor?
Bu soruların cevaplarına odaklanıp düşünerek, araştırma ve gözlem yapmak belki de iyi bir başlangıç adımıdır. Yapılabilecekleri kısaca şu şekilde sıralayabiliriz,
• Kişisel gelişime yatırım yapmalı, böylece bizi güçlü kılacak düşünce sistemlerini bünyemize dâhil etmeliyiz.
• Meditasyon, zihni dinginleştirmede ve netleştirmede bizi destekler. Daha net bakış açısıyla fizyolojik ve psikolojik enerji kayıplarının önüne geçer; içgörüyü artırır. İstikrarlı bir şekilde meditasyon yapmak bizi zihinsel olarak destekleyecektir.
• Sağ ve sol beyni geliştirecek egzersizler yapmalı, böylece kişisel potansiyelin sınırlarını zorlamalıyız.
• Diğer insanlara yönelik gözlemler yapmalı, onları kendi farkındalığımızı geliştirmede ayna olarak kullanmalıyız. Bunun için sosyal ortamlarda bulunmalı ve diğerleriyle sık sık temasa geçerek, onların düşünce ve davranış biçimlerine yönelik tespitler yapmalıyız.

Tüm bu içebakışlar, yaşadığımız dönüşümün içten dışa olmasını sağlar ki, bu da tercih edilen bir durumdur.

Ve şüphesiz bütün uygulama süreçleri emek ve sabır ister. Ancak bunları kendimizi kazanma yolunda, bu süreci değerli kılan ödediğimiz bedeller olarak görmemiz, atalete düşmeden devam etmemizde doğru bakış açısı olacaktır.

Sizce de öyle değil mi ?

Hilal Usta        
Uzman Klinik Psikolog